loading.gif
mobile-banner-bg

LE MONDE KAĞITHANE'DEN NABIZ TUTTU

...
02 Nisan 2011 - Cumartesi

LE MONDE KAĞITHANE'DEN NABIZ TUTTU 12 Haziran seçimlerine az bir süre kala seçimlerle ilgili Dünya'nın gözü Türkiye'de.

“Biz bir hizmet partisiyiz ve seçmenler sadece seçim öncesi değil, bütün yıl çalıştığımızı biliyor.” dedi. Çocukluğunu bu kömür tozu bulutunun kapladığı tepelerde geçirdiğini anlatan bir mühendis olan Sami İlhan, “Kâğıthane 1960’lı yıllarda köy gibiydi. 1980’li yıllarda Anadolu’dan göç edenlerle bugün 420 bin nüfuslu bir ilçedir.” dedi.Ayşegül hanım “Çöplerimiz eskiden haftada bir alınırken, şimdi her gün toplanıyor.” dedi. Gecekonduların yerine sosyal konutlar inşa edildi ve Kâğıthane artık şehir ulaşım ağına bağlanmış durumda diyerek bu sebeple oyunu Ak Partiye vereceğini söyledi.Çevirisi

LE MONDE KAĞITHANE'DEN NABIZ TUTTU

12 Haziran seçimlerine az bir süre kala seçimlerle ilgili Dünya'nın gözü Türkiye'de.

Son yıllarda yıldızı gittikçe parlayan ve Dünya'nın dikkatlerini üzerinde toplayan Türkiye'de 8 yıldır iktidarda olan Ak Parti'nin seçim başarılarını mercek altına alan Fransız Le Monde gazetesi, Türkiye'nin nabzını Kağıthane Cadde ve Sokaklarında tuttu.

Kağıthane'nin kahvehane ve caddelerinde nabız tutan Le Monde gazetesi muhabirleri Ak Parti teşkilatlarının halkla bütünleşmesine şahitlik etti.

Ak Parti Kağıthane İlçe Başkanı Sami İlhan'la bir röportaj yapan gazeteciler, izlenimlerini 17 Şubat tarihli Le Monde gazetesi sütunlarına taşıdılar.

Ak Parti İlçe Başkanı Sami İlhan ,

Türk köylü kadınının çiçekli entarisiyle Ayşegül adlı yaşlı kadınla da röportaj yapan gazeteciler yerel yönetimler ile ilgilide bilgi aldı.

 

 

 

Yayın Organı : Le Monde

Yayın Tarihi : 17 Şubat 2011

Kayıt Tarihi : 17 Şubat 2011

Ülke : Fransa

Çıkış : Istanbul

Yazar : Guillaume Perrier

Çeviri Yeri : Paris

Çeviri Şekli : Tam Metin

Çeviri Dili : Fransızca

İstanbul’un mütevazı mahallelerinden Kağıthane’nin sarp tepelerinde AK Partinin popülerliği tükenmeyecekmiş gibi görünüyor. İktidar partisinin İlçe Başkanı Sami İlhan, hırdavatçıya “Mustafa Amca, seçimler ne olacak?” diye soruyor. Tıpkı kuyumcuda veya berberde olduğu gibi burada da cevap “İnşallah” büyük bir zaferle sonuçlanacağı yönünde. AK Parti, 2002’deki kuruluşundan bu yana burada oyların neredeyse yüzde 50’sini topluyor, yani ülke ortalamasına yakın bir oran. 2002 ve 2007’deki zaferlerinin ardından üçüncü seçim kampanyasına hazırlanan iktidar partisi risk almaktan kaçınıyor.

Sami İlhan, “Biz bir hizmet partisiyiz ve seçmenler sadece seçim öncesi değil, bütün yıl çalıştığımızı biliyor.” diyor. Çocukluğunu bu kömür tozu bulutunun kapladığı tepelerde geçirdiğini anlatan bir mühendis olan Sami İlhan, “Kâğıthane 1960’lı yıllarda köy gibiydi. 1980’li yıllarda Anadolu’dan göç edenlerle bugün 420 bin nüfuslu bir ilçedir.” diyor.

Eskiden göçmen aileler, varoşlarda kendilerine küçük bir ev kurarlardı. AK Parti iktidarından önceki yönetimler, Kâğıthane’nin köyden gelmiş muhafazakâr halkının ihtiyaçlarını karşılamayı bir türlü başaramadılar. Ancak 2004’ten bu yana yaşanan değişim çok etkileyici. Mahallede, yedisi Avrupa Birliği’nden finansman alan 17 ilkokul, iki devlet hastanesi, yaklaşık 20 sağlık ocağı, altı spor salonu açıldı… Türk köylü kadınının çiçekli entarisiyle Ayşegül adlı yaşlı kadın “Çöplerimiz eskiden haftada bir iken, şimdi her gün toplanıyor.” diyor. Gecekonduların yerine sosyal konutlar inşa ediliyor ve Kâğıthane artık şehir ulaşım ağına bağlanmış durumda.

AK Parti militanları haftanın her günü mahalleyi geziyor. Sami İlhan, bir “halk meclisi” ve dükkan işletmecileriyle bir toplantı arasında Trabzonspor taraftarlarıyla görüşüyor, eşini kaybeden bir kadına başsağlığı ziyaretinde bulunuyor ve işsiz oğluna iş bulma konusunda yardım sözü veriyor… Yanında sıkı bir başörtüsü takmış, dinamik bir kadın olan AKP İlçe Başkan Yardımcısı Şengül Kazanır tüm talepleri not ediyor.

--Pragmatik--

Parti için seçmenin nabzını ölçmeyi sağlayan bu, günlük görüşmeler sırasında onlarca bardak çay içiliyor. Sami İlhan, “Yasaları sahada yapılan çalışmalara dayanarak çıkarıyoruz.” diyor. Bu etkili sistem, İstanbul’un mütevazı semtlerinden Kasımpaşa’dan gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 1990’lı yıllardaki İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında kuruldu. AK Parti, camiden futbol kulübüne kadar ülkenin tamamını ilmek ilmek işledi. Kâğıthane’de 5.000 temsilcisi bulunuyor ve siyaset akademilerinde eğitim düzenliyor.

AK Parti, kökeni olan İslamcı hareketin sosyal yönünü korudu ancak Erdoğan kendini soyutladı. Sosyolog Ferhat Kentel, “AK Partinin sürekli gelişmekte olan, değişik eğilimlerin etkileşim içerisinde olduğu bir koalisyon partisi olduğu” şeklinde bir değerlendirmede bulunuyor. Başbakanın çevresinde Bülent Arınç İslamcı eğilimi temsil ediyor, Cemil Çiçek devletçi ve milliyetçi yüzünü. Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış veya Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise liberal ve laik bir yüz sergiliyor. Ferhat Kentel “eylemleriyle ilerleyen pragmatik bir partiden” söz ediyor. Partinin kurucuları, iktidara yerleşebilmek için başbakan danışmanı ve 2002’de çıkan AK Partinin manifestosu “Muhafazakâr Demokrasi” adlı kitabın yazarı Yalçın Doğan gibi Anglosakson bir eğitim almış genç ideologları aralarına aldılar.

İktidar partisi, İslamcı kelimesini reddediyor ve kendini “muhafazakâr demokrat” olarak tanımlıyor. Muhalifler bunu bir hile olarak algılıyor ve “gizli bir takvimin’’ kaygısını yaşıyor. Parti, toplumsal meselelerde tutucu değerler savunuyor. Eski Milletvekili ve Ankara’da AK Partinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi olan Ekrem Erdem, “Bu muhafazakârlık gerici bir yaklaşım değildir. Ülkeyi geliştirmek ve geleneksel değerlerimizi dünya gerçeklerine uyarlarken korumak istiyoruz.” diyor.

Başbakanın karşıtları, 15 yıl önce yaptığı “Demokrasi otobüs gibidir. Amaca ulaşınca inilir.” şeklindeki açıklamayı hatırlatma fırsatını kaçırmıyor. Erdoğan, bugün demokrasinin Orta Doğu’daki tüm topluluklar için meşru bir “insanlık hakkı” olduğunu savunuyor ve Türkiye’yi örnek gösteriyor. Kâğıthane’deki hırdavat dükkanında “Avrupa standartlarında bir ülke inşa etmek istediklerini” ifade eden Sami İlhan, ‘’Türkiye 10 yıl sonra Fransa’dan veya Almanya’dan daha demokratik bir ülke olacaktır.” diyor.